Bütün anne babaların bebeklerini kucağına aldığı andan itibaren gayeleri bebeklerinin, özgüveni gelişmiş bir birey olmasıdır. Peki çocuklarımızın ‘özgüven’ini nasıl sağlayacağız? Özgüven duygusu çocukların doğuştan sahip olduğu bir duygu değildir. Özgüven, çocukluk çağında edinilen deneyimler, beraber olunan kişiler ve yaşanılan olaylarla gelişir.
Çocukların, özgüvenini geliştirmede en önemli etken, anne babanın bebeklikten itibaren hiçbir öncelikli şart ve durumu göz önüne almadan çocuklarına gösterdiği ‘karşılıksız’ ‘sevgi’ dir. Çocuğunuza kuruduğunuz ‘ Uslu çocuk olursan seni severim, yemeğini yersen seni çok severim’ gibi cümleler, kendisine gösterilen sevgiyi hak etmediği hissi yaratır ve çocuğunuz bunun sonucu olarak kendisini sevilmeye değer görmez. Kendisini sevmeyen çocuk, başkalarının da onu sevmediğini düşünecektir. Çocuğunuzun neyi başardığına, nasıl davrandığına bakarak değil, kim olduğuna dayanarak onu sevin…
Ebeveynler zaman zaman çocuklarının bazı islerini tek başına yapamayacağını düşünürler ve çocuklarına denemeleri için fırsat vermezler. Çocukların aslında yapabileceği işleri üstlenen ebeveynler, çocuklarına ‘Sen bunu yapabilecek beceriye sahip değilsin’ mesajını verirler. Bu mesaj karşısında çocuğun başarabileceğine karşı inancı, özgüveni azalır. Çocuğunuza küçük yaşlardan itibaren yaşına uygun isleri üstlenmesi ve mücadele etmesi için fırsat verin. Çocuğunuzun yetenek ve becerilerini geliştirmesi için verdiğiniz destek ile, ‘başarma duygusu’ gelişecek ve kendine olan güveni sağlamlaşacaktır. Çocuğunuz verilen sorumluluğu başaramamış olsa da ona koşulsuz destek ve sevgi vermeye devam edin. Böylece çocuğunuz, kendine değer verildiğini ve desteklenmeye devam edildiğini hissedecektir. Ailesi tarafından değerli hissedilen çocuğun ailesi ile ilişkisi sağlam güven temelleri üzerine kurulacaktır.
Çocuğunuzun yaşı kaç olursa olsun ayrı bir birey olduğunu unutmayınız ve tercihlerine saygı gösteriniz. Çocuklarınızın ileride de kendi kararlarını alma becerisini desteklemek için, küçük yaşlarda itibaren çocuğunuzun tercih yapmasına ve kararlarını uygulamasına izin verin.
‘Tabağındaki bitecek, daha doymadın’
‘Terledin, su içme’
‘Tolga ile konuşma, o yaramaz bir çocuk’
gibi müdahaleler çocuğunuzun kendi hayatıyla ilgili tercih yapmasına engel olur. Ayrıca bu cümleler ile çocuğunuza fikirlerine saygı gösterilmediği mesajını iletmiş olursunuz. Tercih yapılmasına izin verilmeyen çocuklar, ebeveynlerine bağımlı, kendi başına karar alamayan bireyler olarak yetişirler. Ebeveynler olarak, çocuğunuzu yönlendirmek istemeniz çok doğal bir yaklaşımdır fakat bunu çocuklarınızın kendi verebileceği kararlara müdahale ederek ya da onun yerine karar vererek yapmamalısınız. Aşırı koruyucu bir tutum yerine, çocuğunuzun kendini yönetebilen bir birey olmasına destek vermelisiniz.
- Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı,
- Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp utanmayı,
- Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi,
- Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı,
- Eğer bir çocuk hoşgörü ile yetişmişse, sabırlı olmayı,
- Eğer bir çocuk desteklenip yönlendirilmişse, kendine ‘güven’ duymayı,
- Eğer bir çocuk övülmüş, beğenilmişse, takdir edilmeyi,
- Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyümüşse, adil olmayı,
- Eğer bir çocuk güven ortamı içinde büyümüşse, inançlı olmayı,
- Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, kendisini sevmeyi öğrenir,
- Eğer bir çocuk ailesi içinde destek ve arkadaşlık görmüşse, mutlu olmayı öğrenir.
Çocuğunuza ilgi göstermeniz, onu fark ettiğiniz, aktif olarak dinlediğiniz, sözlerinin ve yaptıklarının önemli olduğunu hissettirdiğiniz anlamına gelir.
Çocuğunuza ilgi göstermeniz, onların özgüveni gelişmiş, kendini ifade edebilen bireyler olarak büyümelerine katkıda bulunacaktır.
Kaynak: Kasap, N. E., Yeni Çağın Çocukları: Çocuklarınızı Başarılı Kılacak Yöntemler, Hayy Kitap, 2008.