Eşler Arası İlişki Sorunları

Tolstoy, Anna Karenina romanında “Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer, mutsuz ailelerin her biri kendi tarzında mutsuzdur der. Evlilik insanların anlaşılmak ve önemsenmek için bir araya geldikleri, birbirlerini var edebildikleri sürece ve o ilişkide, kendi varoluşlarını yaşatabildikleri sürece keyifli ve mutlu olarak sürdürülebilen bir kurumdur. Aynı zamanda insanın yarına kalmak için de ortaya koyduğu bir kurum. Dolayısıyla evliliğin en temelinde anlaşılmak, önemsenmek, birine ait olmak, sevgi ihtiyacı, kabul görme ihtiyacı, başkası tarafında merak edilme, sevilme, önemsenme gibi ihtiyaçların karşılanması vardır.


Kadın ve erkek, evliliğin başlangıcında davetliler ve tanıklar huzurunda hem dilek beyanında bulunurlar hem de evlilik kütüğü denen evrağa imza atarlar. Aslında gönüllerinde bir sözleşmeye daha imza atarlar; Psikolojik Sözleşmeye. Psikoloji sözleşme yazıya ve söze dökülmemiş, sadece ihlal edildiğinde fark edilen maddelerdir. Evlilikte psikolojik sözleşmenin içeriği genellikle şu maddelerden oluşur:


·       Sen benden başkasına bakmayacaksın, ben de senden başkasına bakmayacağım.


·       Ben senin için öncelikli olacağım, sen de benim için öncelikli olacaksın.


·       Ben sana yalan söylemeyeceğim sen de bana yalan söylemeyeceksin.


Bu maddelerden herhangi biri ihlal edilmesi durumunda evlilikte sorunlar, yakınmalar ve tartışmalar başlar. 

 

Her evliliğin bir dengesi vardır. Evlilik sistemine dahil olan veya sistemden çıkan her şey bu dengenin bozulmasına neden olur: Çocuğun dünyaya gelmesi, aileden birinin vefat etmesi, ebeveynlerden birinin hasta olması, yalan ve aldatmanın ortaya çıkması vb… değişiklikler evliliğin ve ailenin dengesini bozar.


Yalan ve aldatma, eşler arası ilişkiyi temelden sarsar ve çözümü zordur. İlişki bir biçimde devam etse bile, ilişkiyi olumsuz etkilemeye devam eder ve ara ara nükseder. Aldatma durumunda aldatılan kişinin (kadın ise kadınlığı erkek ise erkekliği) itibarı zedelenir. Bir insan için bu duygu ile baş etmek oldukça zordur. Aldatılan taraf aldatılma nedenlerini kendinde arar ve kendini suçlar. Aldatılma sonrasında aldatılan tarafa hakim olan duygu hayal kırıklığı, öfke ve suçluluktur.


Sağlıklı ve Sağlıksız Aileler Arasındaki Farklar:


 •          Sağlıklı ailelerde pozitif geribildirim döngüsü hakimken sağlıksız ailelerde negatif geribildirim döngüsü söz konusudur.


•          Sağlıklı aile üyeleri birbirlerine sevgi ve saygı ile davranarak birbirlerine değer verdiklerini hissettirirler.


•          Sağlıklı aileler birlikte zaman geçirmekte başarılıdırlar. Hem süre olarak hem de kalite olarak güzel zamanlar geçirirler.


•          Ailede ya da aile üyelerinin birin bir sorunu olduğunda, bu sorunlar rahatlatıcı mesajlar, mizah ve iletişim yoluyla çözülmeye çalışılır.


•          Sağlıklı ailede roller açık sınırlar belirgindir. Aile dışarıdan gelecek müdahalelere (örneğin, kayınvalidelerin suflörlüğüne vb…) kapalıdır. Sağlıklı ailede eşler kendi aileleri ile vedalaşabilmiş ve birey olabilmişlerdir.


•          Sağlıklı ailelerde eşler birbirlerinin özdeğerine zarar vermez ve partnerinin gelişimini önemser.


Evlilik, özen gösterilmesi gereken bir sistemdir. İlgisizlik ve özensizlik sorunların kaynağını oluşturur. Bazı ailelerde çocuk dünyaya geldikten sonra eşlerden biri ya da her ikisi de anne-babalık rollerine sarılıyorlar. Oysa eşlerin en önemli rolü karı-koşa olma / eş olma rolüdür. İyi eş olamayan çiftler iyi ebeveynlik yapamazlar. Evliliği besleyen iki kaynak vardır: Biri cinsel yaşam diğeri etkileşim yani muhabbettir. Bu kaynaklara sahip olmayan evliliğin sorunsuz ve uzun ömürlü olması neredeyse olanaksızdır. Çocuk evliliği güçlendiren, anne-babayı bir arada tutan ya da aralarındaki sorunlara iyi gelen bir faktör değildir. Hatta yolunda gitmeyen evlilikler çocuğun dünyaya gelmesiyle birlikte daha da sıkıntılı hale gelebilir. Çünkü çocuklar evliliklerin yapıştırıcısı değildir.


Aile olmak demek, eş olmak demek eski deyimle hemhal olmak demektir.

Randevu Al