Özgüven, bireyin dışa yansıyan
başkalarıyla temas eden yönü, kendisi ve yetenekleri hakkında pozitif ve
gerçekçi bir anlayışa sahip olma, kendisini buna göre ifade etme stilidir.
Özgüven eksikliği ise; kişinin kendinden şüphe duyması, eleştirilere karşı
hassas olma, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme şeklinde tanımlanabilir.
Bu olumsuz duygular genellikle evde, okulda veya işte yaşadığımız kimi olumsuz
yaşam deneyimlerinden sonra ortaya çıkar. Çocukluk döneminde ailenin çocuğa
olan tavrı özgüven oluşumunda büyük önem taşımaktadır. Çünkü bebek, dünyaya
geldiği andan itibaren anne, babası ve yakın çevresiyle temasından yola çıkarak
kendisi hakkında fikir oluşturmaya başlar ve bu fikir yetişkinliğe kadar
şekillenir.
Özgüven sorunlarının çözümünde aile
dinamikleri, akademik ve sosyal geçmiş yaşantılar, akademik durumlar, kişinin
olumsuz şemaları, kişisel ve çevresel beklentiler değerlendirilerek danışmanlık
süreci izlenilir. Özgüven sorunlarında en çok gözlemlenen belirtiler, karar
almada zorluk, sürekli başkalarına ihtiyaç duyma, ilişkilerde sınır koyamama,
sosyal ortamlardan kaçınma, kendini yetersiz görme, olumlu ve başarılı
yönlerini görmezden gelme gibi ilişki ve iletişim kurmaya yönelik becerilerdir.
İletişim genel olarak insan hayatında büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle
özgüven sorunlarının tedavisinde öncelikle bireyin iletişim sorunu ele
alınmalıdır. Aynı zamanda olumsuz düşünceler, kişinin sorun yaşamasına neden
olur. Bu nedenle bireyin olumsuz düşünceleri kafasından çıkarması
sağlanmaktadır.